İnanması güç ayrıntılara sahip Siklopi rahatsızlığı, oldukça nadir görülüyor. Konunun uzmanları ise bu hastalığa dair bazı soruların cevaplarını hâlâ aramaya devam etmekte.
Peki Siklopi nedir ve nelere sebep olur, daha yakından bakalım.
Siklopi (Cyclopia) hastalığı, beynin sol ve sağ bölümlerinin ayrılmadığı zamanlarda ortaya çıkan nadir bir doğum kusurudur.
Bu rahatsızlığın dikkati çeken en belirgin semptomu, tek bir göz veya kısmen bölünmüş bir göz yapısıdır. Siklopi’si olan bebeklerin genellikle burnu yoktur fakat gebelik sırasında bebekte, bazen gözün üzerinde burun benzeri bir hortum gelişebilir. Oldukça ilginç değil mi?
Bu doğum kusuru ne yazık ki büyük oranda düşük veya ölümle sonuçlanır. Eğer bebek bu şekilde doğarsa, hayatta kalma ihtimali yalnızca birkaç saattir. Siklopi, yaklaşık 100.000 yenidoğanda 1 oranında görülür ve insanların yanı sıra hayvanlarda da bu hastalık görülebilir. Siklopi’nin malesef herhangi bir tedavisi şimdiye kadar bulunamamış durumda.
Peki bu duruma sebep olan ne?
Siklopi’nin hangi nedenlerle ortaya çıktığı tam anlamıyla tespit edilememiş olsa da uzmanlar, bu rahatsızlığı tetikleyebilecek birkaç durumun olduğunu ifade etmekte. Olası risk faktörlerinden biri, gebelik diyabeti; diğeri ise annenin kimyasallara maruz kalması.
Uzmanlar, geçmişte annenin bazı zararlı kimyasallar ve toksinlerle karşı karşıya kalmasını, Siklopi’nin en büyük nedenleri arasında görmekteydi ancak daha sonra bu maruz kalmaların, daha yüksek Siklopi riskiyle herhangi bir ilişkisinin olmadığı kanısına varıldı.
Aslında Siklopi rahatsızlığına sahip bebeklerin üçte biri, kromozomlarında çeşitli anormallikler taşır. Bir bakıma, belirli genlerde farklı değişiklikler tespit edilir. Bu değişiklikler proteinlerin ve genlerin, beklenenin dışında hareket etmesine neden olarak beyin oluşumuna büyük oranda engel olur.
Bu durum, genellikle gebeliğin üçüncü ve dördüncü haftaları arasında gelişir ve ultrason yardımıyla tespit edilebilir.
Ayrıca tek bir göze ek olarak, beyin ve iç organlardaki anormal oluşumlar da ultrasonla anlaşılabilir. Eğer birtakım şüpheler varsa ve bu noktada ultrason yetersiz kaldıysa; doktor, MRI önerebilir. Anne ve çocuk için herhangi bir risk teşkil etmeyen MRI sonucunda, şüpheleri net bir şekilde kesinleştirmek mümkün olur.
Siklopi’ye sahip bir bebek genellikle doğamadan yaşamını yitirir.
Bunun sebebi ise beyin ve diğer organların normal şekilde gelişim gösterememesidir. Kısaca Siklopi’ye maruz kalan bir bebeğin vücudu, hayata tutunabilmek için gerekli olan vücut sistemlerini destekleyemez.
Araştırmacılar nadir görülen bu durumda ebeveynlerin, genetik özelliği taşıma riskinin bir hayli yüksek olduğunu ifade eder. Böylelikle annenin bir sonraki hamileliğinde de Siklopi’yle karşılaşma riski bir hayli fazladır. Ayrıca net olmamakla birlikte, bu rahatsızlığın kalıtsal olabileceğine yönelik görüşler de bulunmakta.
Ayrıca bu vakaya dair çok sayıda örnek de var.
1766’da Fransa’da bir bebek, hayata Siklopi ile gözlerini açtı ve yalnızca birkaç saat yaşayabildi. Yine İsveç’te 46 yaşındaki bir kadının çocuğu da bu rahatsızlık sonucunda, doğumdan 2 saat sonra hayata gözlerini yumdu. Bu çocuğun burnu, burun delikleri yoktu ve kapaksız gözlere sahipti. Ayrıca bileklerinde eğrilikler vardı ve sağ ayağı tamamen içe doğru kıvrımlıydı.
2006 yılında Hindistan’da ise bu rahatsızlıktan muzdarip bir kız çocuğu dünyaya geldi ve tek gözü alnının ortasındaydı. Beyni iki yarım küreye ayrılmamış vaziyetteydi ve burnu yoktu. Doğumdan bir gün sonra da vefat etti. Son olarak 2018’de Endonezya’da doğan bir bebeğin de burnu yoktu ve tek bir göze sahipti. O da doğumdan yaklaşık yedi saat sonra hayata gözlerini yumdu.