Yenilen Pehlivan Güreşe Doymaz Dedikleri: Yahoo’nun Her Seferinde Kendi Ayağına Kurşun Sıktığı Başarısızlıklarla Dolu Kıssası

Bir dönemler herkesin dilinde olan Yahoo, hiç kimseye ihtiyaç duymadan kendi elleriyle kendisini piyasadan sürdü. Başarı kavramını çok hafife alan şirket henüz batmasa da önündeki en büyük rakibine en büyük iş kalemlerini altın tepside ikram etti.

Yakın geçmişte en büyük başarıyla başlayan başarısızlık hikâyesinden biri olmayı başaran Yahoo’yu yakından tanıyanlara nostalji yaşatacak bu içeriğe yeni jenerasyondan insanlar baktığında “bu ne?” diye bakabilirler. Hemen anlatalım.

İnternetle ilk tanıştığımız yıllar, Yahoo demek internet demekti.

İnternet denilince akla gelen ilk şey bugün nasıl Google ise, o dönemlerde de Yahoo’ydu. Özellikle 90’lı yılların sonu, 2000’li yılların başında hem doğuşuna hem de çöküşüne şahitlik eden nesil ne demek istediğimizi daha iyi anlayacak. Ama önce nasıl kurulduğundan başlayalım.

1994 yılında, Stanford Üniversitesinde elektrik mühendisi öğrencileri Jerry Yang ve David Filo tarafından kuruldu Yahoo. Kurulduğu an adı Yahoo değildi; “Jerry and David’s Guide to the World Wide Web”ti. Site, kurulduğu ilk aylarda milyonlarca ziyaretçiye ulaşıldığında adını Yahoo olarak değiştirme kararı aldılar. Radikal bir değişim doğrusu.

Başka bir marka Yahoo adını kullandığı için sonuna ünlem koymayı tercih ettiler.

Bundan 2 sene sonra da halka açıldı. Asıl serüven ise burada başlıyor. GeoCities, 90’lı yılların sonunda eğer internette bir şeyler yapmak istiyorsanız başvuracağınız ilk adresti. Buradan kendi sitenizi oluşturabiliyordunuz. Yahoo, bu siteyi satın aldı. Oldukça popüler olan proje, Yahoo ile daha da ünlendi.

Fakat Yahoo, başarısızlık tohumlarını tam olarak burada attı, süreci yönetemedi ve proje yavaşça ortadan kayboldu.

Gelelim her firmanın internete yatırım yaptığı 2000 yılına.

Önünü arkasını hesaplayamayacağımız yatırımlar bu dönemde havada uçuşuyordu. Herkesin de o dönemler internete ilgisi artmıştı, bu dönemlerde de Yahoo bir numaraydı ve zirvedeydi. Bir hissesi 500 dolardan işlem görüyordu; fakat bu, çöküşün başlangıcı oldu.

Yahoo’nun yaptığı en büyük hatalardan biri kendisini arama motoru olarak değil de bir “portal” olarak tanımlamasıydı. Google, geliştirdikleri PageRank algoritmasını Yahoo’ya satmak istedi, fakat Yahoo bunu kabul etmedi. Arama motorunu da portal içerisinde bir bölüm olarak düşündüğü için Google ile bu konuda bir anlaşma yaptı: arama motoru olarak Google’ı kullanmaya başladı, bu da ayağına sıktığı büyük bir kurşun oldu.

2000 yılında bu anlaşma ile Google’ı herkes duymaya başladı.

Önce Yahoo üzerinden Google kullanıldı, daha sonra sadece Google üzerinden arama yapılmaya başlandı. Google için muhteşem bir başarı olan bu durum, Yahoo için tam bir talihsizlikti ve bir süre sonra kendisi yola tek başına devam etmeye başladı. Ama her şey için çok geçti, çünkü Google katlanarak büyüyordu.

2001 yılı, tüm web siteleri için kara bir seneydi; açılanlar teker teker kapandı. Yahoo da bu durumdan nasibini aldı ve hisse değerleri 500 iken 8 dolara kadar düştü.

O dönemler bir de temelde Google Ads mantığında oluşturulan GoTo adında bir sistem peydah oldu.

Sitenize buradan arama kutusu ekliyordunuz ve reklamlara tıklandığında para kazanıyordunuz. O dönemlerde de Google bu tarz reklamlar yayınlamıyordu henüz. Bildiğimiz bu GoTo, adını Overture olarak değiştirdi ve o dönemde yine büyük bir arama motoru olan Altavista.com’u 140 milyon dolara satın aldı. Yine bu gibi Fast Search ve AlltheWeb.com’un bulunduğu grubu da satın alarak gittikçe büyüyen Overture’a karşı Yahoo da sessiz kalmadı, bu firmayı 2003’te 1.63 milyon dolara satın aldı.

Yine birçok firmayı satın alarak ivme yakalayan Yahoo, 2004’te Google ile olan anlaşmasını sonlandırdı.

Dönemine damgasını vuran Flickr ve Tumblr’ı satın alması oldukça büyük bir gelişmeydi.

Kullanıcıların yavaş yavaş sosyal medyaya dahil olduğu, içerik ürettiği 2005 senesine geldiğimizde Flickr, bir nevi o zamanların Instagram modeliydi. Kullanıcılar fotoğraf yükleyebiliyor, diğer insanların fotoğraflarına yorum yapabiliyorlardı. Adeta zamanının parlayan yıldızıydı. Yahoo bu fırsatı değerlendirmek üzere hızlı davrandı ve yaklaşık 25 milyon dolara Flickr’ı satın aldı. Durun, bununla da bitmedi!

2011’e kadar bağımsız olarak büyümeye devam eden Flickr’ı işletemeyen Yahoo, bunda da çuvalladı. Başka bir firma Flickr’ı satın aldı. İşler süper gitmese de yine de ellerinde hâlâ güçlü bir kullanıcı kitlesi vardı. Microsoft bu dönemler Yahoo’yu hatrı sayılır bir teklifle (44.6 milyon dolar) satın almak istedi, fakat Yahoo tahmin edeceğiniz üzere bunda da akıllı davranamadı ve reddetti. Melek Subaşı misali “Sen 3 milyar 750 milyon, sen milyar, sen bu parayı ne yaptın?” diye tepki verdiğinizi duyar gibiyiz.

Google’ın ilk kadın mühendisi Marissa Mayer dönemi başladı.

Geçmişi epey güçlü olan Marissa Mayer, 2012’de Yahoo’nun CEO’su olarak göreve geldi. Bu dönem Yahoo için nispeten daha iyi ve hareketli geçti. Çünkü dönemin en sükse yaratan sosyal sitesi Tumblr’ı satın aldıklarını açıkladı. Önceki deneyimlerden hareketle herkes, Yahoo’nun burada da tutunamayacağını düşünse de Tumblr’a müdahale edilmedi, sadece arka planda siteye destek verildi.

Mayer, CEO’luk döneminde birçok atılım gerçekleştirse de Yahoo’yu tek başına kurtaramadı. 2017 yılında Yahoo, çeşitli denemelerin ardından devam edemedi ve Verizon, 4.8 milyar dolarlık bir anlaşma ile kendisini satın aldı.

Ancak Verizon, neredeyse zararına, yaklaşık 5 milyar dolara Yahoo’yu Apollo Group’a devretti. Apollo Group’a yapılan bu satışla birlikte, Yahoo ile ilişkilendirilen Buzzfeed, Huffpost, Yahoo Sports, TechCrunch ve Engadget gibi birçok medya kuruluşu da Apollo Group’un bünyesine geçmiş oldu.

Peki Yahoo nerede hata yaptı?

Yahoo, internetin ilk yıllarında başta da belirttiğimiz “portal” yaklaşımına çok odaklandı, bu da tüm hizmetlerin tek bir noktadan erişilebilir olmasını sağlamayı amaçlıyordu. Ancak bu yaklaşım, büyük ve karmaşık bir yapıya dönüşmesine neden oldu. Yahoo, birçok başarılı projeyi satın alarak ve kendi bünyesinde başarılı işler yürüterek önemli bir yer edindi. Ancak, bu karmaşık yapının getirdiği sorunlar yüzünden, projelerde gerekli dönüşümü gerçekleştiremedi.

Yahoo, kendi özel dinamiklerine sahipti ve bu dinamiklerin mobil platformlara adapte edilememesi, büyük bir fırsatın kaçmasına neden oldu. Ayrıca şirket, ekip ruhunun önemini göz ardı etti. Projeler, uzman olmayan kişilere devredilirken, bu da yönetim eksikliklerine yol açtı.

Satın alınan tüm projeler başarılıydı aslında, ancak yönetim sorunları nedeniyle potansiyellerini tam anlamıyla gerçekleştiremediler. Eğer bu projeler bağımsız olarak yönetilebilseydi, bugün çok daha farklı bir tablo görebilirdik.

Kaynaklar: Fast Company, WSJ, Slidebean, Reuters

Yorum yapın