Barajlar Sayesinde Yağmur Suları Bile Filtrelenirken Neden Okyanus Sularını Tuzdan Arındırıp Kullanmıyoruz?

Su kıtlığı artık inkâr edilemez bir gerçek. Önceden yalnızca belli bölgeler için duyduğumuz bu problem, ileride ne yazık ki tüm dünya için geçerli olacak.

Bu sorunu çözmeye odaklanan birçok çalışma yapılıyor fakat hiçbiri yeterli değil. Diğer biir yandan, gezegenimizdeki suyun %96’sını oluşturan okyanuslardan faydalanarak su ihtiyacımızın neredeyse yarısını karşılayabiliriz. Peki bunu neden yapmıyoruz?

Suyu tuzdan arındırmak, tahmin ettiğimizden çok daha zor.

Filtreleme Cihazı

Tuz, suda çok kolay bir şekilde çözünüyor ve güçlü kimyasal bağlar oluşturuyor. Bu bağların kırılması ise gerçekten zor, maliyetli ve epey enerji gerektiren bir işlem.

Hatta o kadar pahalı ki arıtılmış su satın almaya kalkarsak şu anda içme suyu olarak kullandığımız sulardan 5 kat daha fazla para ödemek zorunda kalırız.

Tuzu, sudan ayrıştırmak için farklı yöntemler kullanılıyor. 

Termal damıtma yönteminde; kaynayan su, tuzu geride bırakarak onu buhara dönüştürüyor ve soğutularak tekrar suya çevriliyor. Diğer yöntemde ise suyu tuzdan ayıran yarı geçirgen bir zardan geçiriliyor.  Tuzla suyu ayrıştırmak için ciddi seviyede enerji de gerekiyor. Yani enerji ve maliyet o kadar fazla ki tatlı suyu kullanmak, tuzlu suları arındırmaktan çok daha kolay ve ucuz.

Bu iki yöntem dışında; başka bir sistem sayesinde, büyük arıtma cihazları olmadan, küçük bir cihazla ve tek tuşla da yapabiliyoruz. Filtre yerine iyon konstantrasyonu kullanan, hatta bazıları Güneş enerjisiyle çalışan bu cihazlar şu geliştirilmeye devam ediyor ve ileride büyük gelişmelere yol açacağı tahmin ediliyor.

Ekosistem de zarar görebilir.

Suyu, tuzdan ayırmanın elbette çevresel maliyetleri de var; ayrıştırma tesisleri, deniz yaşamına zarar veriyor. Yavru balık ve plankton gibi küçük deniz canlıları öldürülüyor ve doğal denge bozuluyor.

Ayrıca, sudan ayrılıp geriye kalan tuzla ne yapılacağı gibi bir problem de baş gösteriyor. Arındırma işleminde 1 litre su için, 1.5 litre tuzlu su ortaya çıkıyor. Bu aşırı tuzlu suyun, okyanuslara ya da denizlere geri pompalanması yine aynı şekilde su altı yaşamına ciddi zarar verebiliyor. Elbette zararın miktarını azaltmak da mümkün fakat işin içine tekrar maliyet artışı giriyor.

Tuzdan arındırma yöntemi ileride daha büyük sorunlara yol açabilir.

Arıtma yöntemlerini kullandıkça okyanuslardaki ve denizlerdeki tuz oranı artacağı için suyun filtrelenmesi her geçen gün daha pahalı bir hâle gelir ve filtrelenecek tuz oranı arttıkça daha fazla enerji gerekir.

Kısacası ne yaparsak yapalım, Dünya’yı getirdiğimiz son duruma baktığımızda ufak çaplı geçici çözümler üretebiliriz fakat bireysel olarak hepimiz aynı oranda bilinçlenmediğimiz sürece veya devletler ve şirketler konuya el atmadıkça geri dönülemez bir noktada olduğumuz bir gerçek.

Deniz ve okyanus sularını tuzdan arındırma çalışmaları bazı ülkelerde sürdürülüyor.

Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve İsrail; temiz su kaynağı olarak tuzdan arındırma yöntemi kullanıyor. Bu ülkelerde neredeyse hiç yer altı suyu veya tatlı su kaynağı bulunmadığından tuzdan arındırma bir zorunluluk diyebiliriz.

Hatta İsrail, evsel suyun %40’ını tuzdan arındırma işlemiyle elde ediyor. Şu anda su ihtiyacını karşılamak için tuzdan arındırma yöntemini kullanan ülkeler, Dünya’nın %1’ini oluşturuyor. BM ise 2025 yılına dek Dünya’nın %14’ünün su ihtiyacını karşılamak için tuzdan arındırma yöntemine güvendiğini söylüyor.

Kısacası, okyanus sularını tuzdan arındırmaya çalışarak su kıtlığının önüne geçmek sorunun asıl kaynağından ve çözümünden uzaklaştırıyor.

Artık burun buruna geldiğimiz, su kıtlığının da meydana gelmesine sebep olan küresel ısınma ve iklim krizinin pek çok farklı sebebi bulunuyor.

Güvenilir çevre kuruluşlarının ve uzmanlarının önerdiğine göre, iklim krizi ve küresel ısınmayla mücadele edebilmemiz için geniş çapta yapılacak şey, büyük şirketlerin ve devletlerin önlem almasıyken bireysel olarak yapabileceğimiz; temiz suyu kirleten, ormanları tahrip eden, ekosistemi bozan ve aşırı ısınmaya sebep olan hayvancılık temelli gıdaları en aza indirmemiz.

Kaynaklar: Food and Water Watch, Oxford Üniversitesi, Global Citizen, Scientific American

Yorum yapın