Daha Evvel Böylesini İzlemediniz: Teoman’ın Yapay Zekâ Kullanılarak Hazırlanan Yeni Klibinin Nasıl Yapıldığını Anlattık!

Teoman’ın son albümü “Ben, Zargana, Deus Ex Machina”nın aynı isimli şarkısının klibi, 1 Eylül’de yayınlandı. Klibi henüz izlemediyseniz birazdan izleyip her karesini dikkatle incelemenizi tavsiye ediyoruz.

Teoman’ın depresif sözlerini içeren şarkının klibinde, bir o kadar depresif görseller göreceksiniz. İşte bu görselleri Midjourney’de Merve Kurtuluş oluşturdu. Kendisi, bize bu klibin oluşturulma sürecini anlattı.

Öncelikle klibi detaylı bir şekilde izleyelim ve şarkının sözleriyle görsellerin uyumuna dikkat edelim:

Yaş kısıtlamasından dolayı klibi YouTube’dan izlemeniz gerekiyor. Şimdilik izlemek istemeyenler ya da izleyemeyenler için aşağıda klipten bazı görsellere yer verdik.

Klibi oluşturan ekip:

  • Yönetmen: Korhan Kurt
  • Retouch: Sait Erol
  • Motion: Mahir Baran Yigit
  • Ajans: +spark 
  • AiArtist: Merve Kurtuluş

Teoman’ın bu klip hakkındaki yorumu: Sanatın daima evrilen bir yolculuk olduğuna inanıyorum. Bu video, yeni teknolojilerin sanatla buluşmasının ve müziğin ötesinde anlatılara olanak tanıyan yaratıcı bir ifadenin birleşimini temsil ediyor. Midjourney’in yapay zekâ yetenekleri, vizyonumu hayata geçirmeme yardımcı oldu ve sonuç olarak ortaya çıkan eser beni son derece heyecanlandırıyor.

Klipten bazı dikkat çekici kareler şu şekilde:

18+

Klipteki yapay zekâ görsellerini oluşturan Merve Kurtuluş’a yönelttiğimiz sorulara geçelim:

Merve Kurtuluş

Klibin görsellerini hazırlarken daha önceki Midjourney’li çalışmalarına kıyasla zorlandın mı? Görselleri hazırlarken neler hissettin? Unutamayacağın bir detay oldu mu?

Merve Kurtuluş

Önceki Midjourney çalışmalarımın birçoğu statik parçalardı ve maksimum 9 parçalı bir koleksiyon dahilinde sunmuştum. Fakat iş bir klip olunca 9’dan çok çok çok(buraya birkaç tane daha çok koyabilirim:)) daha fazla görsel ürettim.

Bu kadar seri şekilde, çok parçalı bir koleksiyon üretmemiştim. Kesinlikle üretim kapasitemi ve Midjourney kaslarımı geliştirdi. Bunun yanında elinizde o kadar çok görsel oluyor ki bunları geniş açıdan baktığınız ve tek bir dili olan esere dönüştürmenin de asıl mevzulardan biri olduğunu anlıyorsunuz. Süreç, prompt anatomisini iyice çözmeme sebep oldu, bu da sürekliliği olan bir iş üretebilme kapasitemi oldukça geliştirdi. 

Görselleri üretirken, zaman ve ortaya çıkan iş denkleminin değişeceğini gördüm. Klibi hazırladığımız sürede daha alışılmış görsellikte bir klip de çekebilirdik fakat sanat yönetimi açısından bu kadar farklılaşamazdık. Zaman-Para-Kalite üçgeni farklı yönlere evriliyor gibi duruyor. 

Unutamayacağım bir detay değil ama bir farkındalık yaşadım diyebiliriz. 6 ay önceye kadar reklam yazıyordum, şimdi prompt yazarak görsel yapıyorum. Ne olduğu fark etmeksizin, adapte olabildiğim an üretmeye devam edebiliyorum. Bunu fark ettiğim anda hem dünyanın hem dünyamın ne yöne evrilebileceğini daha net gördüm.

Teoman’ın daha önceden yapay zekâ görselleri hakkında bilgisi var mıydı, yoksa bu klip aracılığıyla mı ilk kez öğrendi? Çıkan sonuca tepkisi ne oldu? Kendisi de tavsiyelerde bulundu mu?

Teoman oldukça vizyoner bir sanatçı. Dünyayı takip ediyor. Yönetmenimiz de aynı şekilde teknolojiye hızlı adapte olabilen biri. Onlar kafa kafaya verip “Hadi yapalım!” deyince ekibimizi kurdular, hızlı da hareket edince güzel bir iş çıkmış oldu ortaya.

Klibin genel teması albümün genel temasıyla uygun, Teoman’ı Teoman yapan an’lar aslında. Kendi yönlendirmeleri oldu tabii, sonuçları da oldukça beğendi. Çok güzel geri dönüşler aldık, bu konuda tüm ekip adına çok mutluyum. Dinleyicilerin yorumları da oldukça olumlu geldi. 

Yapay zekâ görsellerinin kullanıldığı klipleri sence daha sık görecek miyiz? Müzik klipleri dışında başka hangi alanlarda göreceğimizi düşünüyorsun?

Çok daha sık ve her alanda göreceğiz. Gördüğünüz her şey üretken yapay zekâ çıktısı olacak. En başa markaları tuttururum. Sanat kaygısı taşımadıkları için zaman/para ekseninde büyük fırsat olduğunu daha hızlı fark edeceklerdir. Fakat enteresan bir şekilde markaların hızlı adapte olmadığını ve yakın geleceği öngöremediğini düşünüyorum.

Sosyal medyanın ilk çıktığı dönemlerde de benzerini yaşamıştık. “Tweet ne yahu!” diyen pazarlama müdürleri birkaç yıl sonra “Biz viral bi video istiyoruz.” diyerek sosyal medya ajanslarına sarılmıştı. Bu sefer daha hızlı adapte olacaklarını düşünüyordum fakat beklediğim seviyenin çok altında. 

Markalar cephesini bırakırsak, eğlence dünyasında oldukça bol göreceğiz. Sadece ekranlardan oluşan stüdyolar açılıyor. Tüm set bir yapay zekâ çıktısı olacak. Prodüksiyon dünyası çokça kullanacak ve kökünden değişecek. Fiziki set maliyeti ve fikirlerin yapılabilirliği karşılaştırılınca, karşılaştırılamayacak bir durum oluşacak çünkü. Sadece set değil, oyuncu üretmek bile enteresan bir iş kolu olacak.

Gaming dünyası da bambaşka bir boyuta geçecek gibi duruyor. Karakterler, ortamlar, oyun fikirleri… Hayal edemediğimiz dünyaların içinde bulacağız kendimizi. VR teknolojisinin gelişmesiyle yapay zekâ deneyimi de çılgın bi boyut alacak.

Göz bebeğinizden izlediğiniz içeriği yeterince beğenip beğenmediğinizi anlayan ve bir sonraki bölümü size özel üretilen oyunlar, filmler göreceğiz. Kısa bir süre içinde kimse aynı diziyi izlemeyecek belki de. İşte bunlar hep yapay zekâ. Olay “Artık Shutter yerine Midjourney kullanıyoruz.” olmadığı için ucu bucağı yok desem yeridir, sabaha kadar okuşuruz. 🙂 

Hangi sektör olursa olsun, unutmamak lazım ki hızlı adapte olma ve öğrenebilme yeteneği hiç bu kadar önemli olmamıştı. Dördüncü Sanayi Devrimi çok fena geliyor. Şahsım adına pek korkum yok, aksine çok heyecanlıyım.

Dijital görsel sanatçılarının bir kısmı yapay zekâ araçlarına karşı, hatta dava açanlar bile var. Yapay zekâ araçlarının eğitiminde sanatçıların eserlerinin kullanıldığını söylüyorlar, ki aslında durum cidden de böyle. Sen bir AI Artist olarak bu konuda ne düşünüyorsun?

Bir yapay zekâ sanatçısı olarak bu konuyu oldukça önemli buluyorum ve değindiğinize çok sevindim. Sanatçıların kaygılarını anlayışla karşılıyorum ve bu konuda regülasyonların olması gerektiğini düşünüyorum. Yapay zekâ etiği konusunda çalışan birçok insan var fakat herkes için çok yeni bir konu olduğu için tam olarak oturamayan yerler oluyor, olması doğal. 

Yapay zekânın işleyişini düşünerek cevaplamak gerekiyor. Bir sanatçının ismini direkt prompt’ta geçirmekle, yapay zekânın kümülatif data içinden milyonlarca datayı birleştirmesi ve prompt’a uygun yepyeni bir şey üretmesi aynı şekilde değerlendirilmeyecektir. Belki prompting kısmına bazı düzenlemeler, kısıtlamalar veya telif ödeme seçenekleri getirilebilir. Bu benim sıfır yasa bilen fikrim, işin ehli olanların daha iyi çözümleri olacaktır. 

Şahsi olarak sanatın yapılışının, anlamının, formunun dönüşeceğini ve ikinci rönesansı yaşayacağımızı düşünüyorum. Yapay zekâ, makinelere öğrenme yeteneği kazandıran bi teknoloji ve insanların ürettiği içeriklerle de beslenmeye devam edecek.

Kapasitesini hayal edemeyiz, o kadar çok ihtimal var ki. Ressamlar yapay zekâdan ilham alabilir ve bir yağlı boya eseri üretebilirler. Resim yeteneği olmayan ama iyi bir fikri olan biri yağlı boya tarzında bir görsel çıkarabilir. Hayal gücü olmayan ama el yeteneği fazlaca gelişmiş biri neden yapay zekâdan ilham alarak oldukça enteresan toprak kaplar yapmasın? İnsanlığın gelişimi için tüm bu olumlu ihtimalleri düşününce telif konularını iki tarafın da çıkarlarını koruyarak çözeceklerine inanıyorum. 

Yapay zekâ ve etik konularında beni rahatsız eden ve daha geniş bir kitleyi etkileyen bir durum da çıktılar toplumun kümülatif bilinci olduğu için ırkçı, cinsiyetçi ve homofobik olması. Kadın doktor yazmazsanız tüm doktorlar erkek çıkabiliyor. Ten rengi belirtmezseniz insanlar beyaz tenli çıkıyor. En acilinden bu konuda bir düzenleme yapılması gerektiğini düşünüyorum. Henüz bir şey yapıldığını duymadım, umarım birileri de bunun için uğraşıyordur.

Yapay zekâ ile hazırlanan görseller telife tabi değil. Birileri senin emek vererek hazırladığın çalışmaları kullandığında tepkin ne olur?

Bir önceki soruda bahsettiğim yapay zekânın işleyişini burada biraz daha açabilirim. Aslında hazırlanan çalışmaları değil, çalışmaların makineye öğretilmiş dili karşılayan görsel data parçacıklarını kullanıyorsunuz. Spesifik olarak bir kişinin tarzını, birinin yüzünü, ismini prompt olarak girmediğiniz sürece kullanılan datanın kimin olduğunu ayırt etmek mümkün değil ve dolayısıyla ortaya çıkan görsel prompt’u giren dışında kimseye ait olmayabilir.  

Örneğin moda çekimi görseli çıkaracaksınız. Dünyadaki milyonlarca moda çekiminin görseli öğretilen yapay zekâ, yeni fikre yani prompt’a göre taklit edemeyen ve taklit edilemez bir görsel oluşturacak. Bu görsel için dünyadaki gelmiş geçmiş tüm moda fotoğrafçılarına telif vermek imkansız ve neye göre vereceksiniz?

“Studio light” kelimesinin karşılığını vermesi için girilen milyonlarca datanın hangi birinin izini sürebilirsiniz, bilemiyorum. Bu dataların neresi yaratıcılık neresi teknik bilgi buna kim karar verecek bu da belli değil. İlham alınan bir yüzde veya son ürünün benzediği bir ilk ürün de yok aslında. Hepsi trilyonlarca datanın ve yapay zekâ sanatçısının ortak çalışması.

Data parçası kullanıyorsunuz. Sadece bunu bi’ insanın kapasitesinin bugüne kadar hiç ulaşamadığı ve ulaşamayacağı nöronlarla yapıyorsunuz. Tüm üreticilerin kümülatif çıktısıyla sizin fikriniz birleşiyor aslında. Bu bir evrim ve önünde durmak pek mümkün değil. Karşısında olmak yerine ben burada ne yapabilirim demek, hayatta kalmak açısından daha mantıklı olabilir.  

Böyle konularda şu görsel aklıma geliyor:

Matematik öğretmenleri hesap makinesi kullanımını protesto etti.

İlk anda baktığınızda “Hehe, ne saçma!” diyorsunuz. Alttaki küçük yazıyı okuduğunuzda aslında öğretmenlerin haklı olduklarını anlıyorsunuz fakat bu konuda bir şey yapamadığımızı da hatırlıyorsunuz. Temel evrim mantığı burada da işliyor. Yenilik, iyi ya da kötü olmuyor, sadece “oluyor”.

Şu an çocukların ulaşabildiği her alette hesap makinesi var ve bu bir konu değil. Matematiğin temel konseptlerini anlamıyor olabilirler(anlıyorlar da neyse) çünkü ihtiyaçları yok. Hesap makinesine ulaşmaları temel işlemlerle harcayacakları zamanda yatacaklar, başka bir şey yapmayacaklar, üretemeyecekler anlamına da gelmiyor.

Midjourney’i kullanarak hazırladığımız aşağıdaki içerikler hakkındaki görüşlerini kısaca alabilir miyiz? 🙂

Ellerinize sağlık, heykeller harika olmuş onu özellikle belirtmek isterim. Belediyelere bir mail mi atsak:) Süper kahramanlar fikrine bayıldım, bir de prompt’a “hyper realistic” ekleyip nasıl olacaklarını görmek isterdim. 

Webtekno okurları için Midjourney’den bir görsel hazırlayabilir misin? Teması tamamen sana ait olsun. 🙂

Makineler insan gibi düşünmeyi öğrenirken insanların da makineleşeceğine inanıyorum. Gelişen medikal teknolojilerle ve tıpta yapay zekânın kullanılmaya başlanmasıyla insan ilk defa kendi evrimini kendi eliyle yapacak. Bu yüzden çok eskilere de selam çakan, hafif distopik bir temayla gelmek istedim. Hiç var olmamış ve var olmayacak bir insanın gözüne bakmak çok garip bir duygu değil mi?

Merve’nin Webtekno için hazırladığı bu şahane görselle içeriğimizi noktalayalım:

Merve’ye çok teşekkür ediyoruz, yeni çalışmalarını takip ediyor olacağız. Siz de takip etmek isterseniz LinkedIn’den ve Instagram’dan ulaşabilirsiniz.

Yorum yapın