Dünyanın En Büyük Tren İstasyonu Olan Bu Yapıda Kalabalık Ortasında Bile Fısıltıları Duymak Mümkün! Pekala Lakin Nasıl?

İster durak sayısı olsun ister şehrin içinde kapladığı alan veya taşıdığı yolcu sayısı olsun, New York’taki Grand Central Terminali dünyanın en büyük tren istasyonu olma özelliğini taşıyor. 1913 yılında inşa edilen bu görkemli yapı, her gün ortalama 750.000 ziyaretçiyi ağırlıyor.

Grand Central Terminali’nin bir günde bu kadar misafir ağırlamasının sebebi elbette sadece tren istasyonu olmasından kaynaklanmıyor. Grand Central’in diğer istasyonlardan farklı özelliklerinden biri de istasyonun alt katında bulunan bir fısıltı galerisine sahip olması. 

Peki Grand Central Terminal’in kuzey galerisinde yer alan bu özel yere neden “Fısıltı Galerisi” deniyor?

Grand Central Terminal’de her gün trenler için son çağrılar, trenden inen insanlar ve onları karşılayanların sesleri büyük bir gürültü oluşturuyor. Her gün ortalama 750.000 kişiyi ağırlayan tren istasyonunun sessiz olmasını pek tabii bekleyemezdik. Tüm bu gürültünün arasında fısıltıları bile duyabileceğinizi düşünür müydünüz? Fısıltı Galerisi’nde bu mümkün…

Tam tamına 49 dönümlük alan kaplayan istasyon, 1871 yılında bir merkez depo olarak kullanılıyordu ve kullandığı alan bayağı küçüktü. Ancak yıllar süren yenilemelerin ardından 1913 yılında istasyon olarak kullanıma açıldı ve 60’tan fazla pisti kaplamaya başladı. Öyle ki istasyonun dördüncü katı bir tenis kortu kadar büyük.

Eğer olur da bir gün yolunuz düşerse Fısıltı Galerisi’ni bir alt katta bulunan yemek katında, popüler Oyster Bar & Restaurant’ın hemen yanında bulabilirsiniz. Bu katta dört kemerli köşeler bulunuyor. Kemerlerden birine dönen biri, etraf çok gürültülü olsa bile diğer kemerde duran kişinin fısıltısını duyabiliyor. Peki ama nasıl?

Fısıltı Galerisi’nin arkasındaki mühendislik harikası, fısıltıları duymamıza olanak sağlıyor.

Görsel: New York Grand Central Terminal’in çini işlemeli tavanları.

Grand Central Terminal’in göz alıcı duvarları, Rafael Guastavino‘nun eseridir. Bir çini ustası olan Gustavino, istasyonun tavanlarını kendi çini çalışmaları ile kapladı. Bu işlemelere de “Gustavino” adı verildi.

Bu çiniler kavisli bir tavan oluşturuyor. Tavandaki döşemeler sıkı bir şekilde yerleştirilmiş hâlde ve herhangi bir havalandırma bulunmuyor. Dolayısıyla da ses dalgalarının kaybolacağı bir yer de yok.

Ayrıca istasyonda sesi emebilecek herhangi bir malzeme bulunmuyor. Yani sadece bir kemerde durup fısıldadığımızda, ses dalgaları hapsediliyor ve yukarı doğru çıkıp başka bir kemere doğru yol alıyor. Böylelikle diğer kemerde duran biri, sesimizi duyabiliyor. Bu yüzden yapıya Fısıltı Galerisi (Whisper Wall) ismi verildi.

Peki Fısıltı Galerisi’ne gelen insanlar, orayı neden bu kadar çok seviyor?

Görsel: Fısıltı Galerisi’nde bir kemere dönüp fısıldayan bir adam.

Günde ortalama 750.000 kişiyi ağırlayan bir yerin sessiz ve sakin olmasını bekleyemeyiz. Ancak Fısıltı Galerisi’nde bir kemerden diğer kemere ulaşan fısıltıları duyabilmek, büyük bir gürültünün içinde yan yanayken bile bazen birbirini duyamayan insanların fısıltıları bu sayede duyabilmesi, heyecan verici olsa gerek.

Kaynak: All Thants Interesting, ThomasNet

Yorum yapın