Dine Dayalı Bir İdare Biçimi Olan ‘Teokrasi’ Nedir, Günümüzde Hangi Ülkelerde Var?

İnsanlık olarak günümüzden binlerce yıl önce ilk şehir devletlerini kurduk. Kurmak kolay ya sonrası? Bu devletleri bir şekilde kontrol etmek için liderlerin belirli yönetim şekilleri uygulamaları gerekiyor. ‘Hadi gel de oy ver.’ diyemeyeceklerine göre daha çok tek lider odaklı yönetim biçimleri geliştirildi. ‘Liderimiz aynı zamanda din işlerini de halletsin bari’ dediğimiz noktada ise teokrasi ortaya çıktı.

Tabii bu teokratik yönetimlerde yani teokrasi yönetim biçiminde lideri direkt olarak tanrı kabul edenler de oldu ama özellikle tek tanrılı dinler ile birlikte bu düşünce ortadan kalktı. Lider, tanrı olmasa bile onun bir vekili kabul edildi. Liderin çevresindekiler de o vekile uyan ve bürokratik kimliklerinin yanı sıra dinî kimlikleri olan insanlardı. Bugün teokrasi ile yönetilen ülkeler olsa bile bu yönetim biçimi geçmişte kalmıştır.

Kısaca tanımlayarak başlayalım; Teokrasi nedir?

En temel tanımıyla teokrasi, dine dayalı bir yönetim biçimidir. Bu yönetim biçimindeki yöneticiler de genel olarak din adamlarıdır. Devletin siyasi otoritesi aynı zamanda din otoritesidir. Yani din ve devlet işlerinin ayrılmadığı, aksine direkt olarak iç içe olduğu yönetim biçimi teokrasidir.

Teokrasi kelimesi Antik Yunan döneminden bize miras kaldı:

Teokrasi kelimesi, Antik Yunan dilindeki ‘Theokratia’ kelimesinden türemiştir ve tanrı düzeni anlamına gelir. Tabii bu temel anlam sonraki kullanımlarında değişiklik göstermiştir. 17. yüzyılda Tevrat’ta geçen anlamında yani ilahi esin altındaki papazların hükümeti şeklinde kullanılan teokrasi, 19. yüzyıldan itibaren dine dayalı sivil güç anlamında kullanılmıştır. Teokratik kelimesi ise dilimize Fransızcadan geçmiştir. 

Teokrasi tarihi, devletlerin tarihi kadar eski:

Girişte de bahsettiğimiz gibi devletleri yönetmek için belirli bir güç gerekir. Eski medeniyetlerde bu gücün sırrının ilahi güç olduğu düşünülüyordu. Devletin yöneticisi tanrı, yönetici sınıfı ise bu tanrı için çalışan görevliler olarak görülüyordu. Tek tanrılı dinlerden sonra ise lider, tanrının vekili haline gelmiştir.

Sümerlere bakacak olursak şehir devletinin liderinin baş rahip olduğunu, yönetici sınıfın ise diğer rahiplerden oluştuğunu görürüz. Antik Mısır’da firavun tanrının ta kendisi, yönetici sınıf ise onun rahipleriydi. Orta Çağ dönemi Avrupa ülkelerinde krallar tanrı değillerdi ancak tanrının görevlisi olduğunu iddia eden Katolik Kilisesi direkt olarak yönetimin içinde yer alıyordu.

İlk İslam devletinde Hz. Muhammed Allah’ın elçisi olarak aynı zamanda devlet başkanıydı. Sonraki yöneticiler ise elçinin vekili yani halife olarak görev yaptılar. Bu gelenek yüzlerce yıl boyunca sürdü. Halifelik Osmanlı Devleti’ne geçtiği zaman da bu gelenek devam etti. Bu açıdan Osmanlı’nın da teokratik bir devlet olduğunu söyleyebiliriz ancak sonraki yıllarda hukuk kuralları değişikliğe uğramıştır. 

Geniş açıdan dünya tarihine bakacak olursak 17. yüzyıla kadar neredeyse her devletin bir şekilde teokratik olduğunu söyleyebiliriz. Reform hareketleri ile Avrupa’da bu durum değişmeye başladı ve Fransız İhtilali ile değişim hızlandı. Bu değişimin tüm dünyaya yayılması ile birlikte laiklik anlayışı da devlet yönetiminde baskın hale geldi.

Teokratik yönetimlerin bazı temel özellikleri vardır:

  • Hukuk kuralları dine dayalıdır. 
  • Kurallar ilahi bir güçten geldiği için tartışmaya kapalıdır.
  • Tek bir dinin ve o dinin bir mezhebinin egemenliği vardır. 
  • Otoriter bir devlet yapısı vardır. 
  • Dini yorumlama yetkisi yalnızca devletin elindedir.
  • Çoğulcu anlayış yoktur.
  • Sıkı dinî yasaklar vardır.
  • Eşitlik ilkesi çoğu zaman yoktur.
  • Farklı inanca sahip kişilere farklı uygulamalar yapılabilir.

Bugünün dünyasından baktığımız zaman teokrasi ile yönetilen ülkelerin bildiğimiz anlamdaki özgürlüklerden arındırılmış olduğunu görüyoruz. Çünkü devletin hukuk başta olmak üzere tüm kuralları, dinî kurallar çerçevesinde düzenlenmiştir. Dinî kuralları koyan da ilahi bir güç olduğu için kimsenin eleştirme, yorumlama ya da değiştirme gibi bir hakkı söz konusu değildir.

Elbette bu durumun farklı örneklerini de görmek mümkün. Dinî kuralları yorumlama yetkisi yalnızca devletin elindedir. Bu nedenle o devletin yöneticileri o dini istedikleri gibi eğip bükerler. Özellikle Orta Çağ döneminin Avrupa ülkelerinde bu durum açık bir şekilde yaşanmıştır. 

Teokrasi ile monarşi iç içe geçmiş kavramlardır:

Monarşi, çoğu zaman seçim yapılmadan bir kişinin devletin başına geçtiği ve yönettiği bir yönetim biçimidir. O kişi öldüğü zaman saltanat sistemine uygun olarak yerine onun akrabalarından bir tanesi geçer. Tarihsel sürece baktığımız zaman neredeyse her monarşinin aynı zamanda teokratik olduğunu görürüz.

Teokratik monarşi adı verilen bu sistemin altında aslında oldukça mantıklı bir neden var. Bir gün uyanıyorsunuz ve devletin başında başka biri var. O kişinin başa geçmesini sorgulamamanız için de onun tanrısal güçlere sahip olduğuna ya da tanrının bir vekili olduğuna inanmanız gerekir. İstisnalar olsa da monarşi yönetim biçimi çoğu zaman teokratik olmuştur. 

Günümüzde teokrasi ile yönetilen ülkeler var mı?

Bu soruya resmî bir yanıt vermek gerekirse günümüzde Vatikan, Suudi Arabistan, Afganistan ve İran teokrasi ile yönetilmektedir diyebiliriz. Çünkü bu ülkelerde başa geçen liderler ve yönetici sınıf aynı zamanda dinî otoriteyi oluşturur. Tanrısal güçlere sahip olduklarını ya da tanrının elçisi olduklarını söylemiyorlar ama din hakkında herkesten çok şey bildiklerini söylüyorlar. 

Eğer bu soruya resmî olmayan bir yanıt vermek gerekirse teokrasi ile yönetilen ülkelerin sayısının çok daha fazla olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü gelişmiş bir demokrasi anlayışı ya da güçlü bir hukuk sistemi olmayan tüm ülkelerde aslında geleneksel dinî anlayış her zaman baskındır. 

Yani eğer bir hukuk kuralı uluslararası kabullere ya da evrensel hukuk sistemine uygun değilse belli ki başka bir şeye uygundur. Bu şey de genel olarak o ülkenin dinî anlayışıdır. Bunun örneklerini görmek için az gelişmiş ülkelere bakmanıza gerek yok. Amerika Birleşik Devletleri’nde uygulanan bazı eyalet yasalarını incelediğiniz zaman bile çağ dışı örnekler görmek mümkün. Tabii bunların gerçek dinî kurallara ne kadar uyduğu da ayrı bir tartışma konusu.

Dine dayalı bir yönetim biçimi olan teokrasi nedir, özellikleri nelerdir, hâlâ böyle yönetilen ülkeler var mı gibi merak edilen soruları yanıtladık. Bu konuyu belki de tek bir cümle ile yorumlamak en doğrusu olacak; ‘Sizin dininiz size, benim dinim banadır.’

Kaynaklar: Britannica, The Encyclopedia of Diderot

Yorum yapın