Kedi Sahipleri, Aman Dikkat! Son Vakitlerde Artan Ölümcül “FİP” Hastalığını Önlemek İçin Yapmanız Gerekenleri Anlattık

Kedilerde en zor teşhis edilen ve tartışmalı olan hastalıklardan biri olan FİP’in önlenmesi için kedi sahiplerinin üzerine de pek çok sorumluluk düşüyor. Eğer can dostunuzu riske atmak istemiyorsanız yapmanız gerekenleri iyi bilmelisiniz.

Aşağıda bahsettiğimiz belirtileri gözlemleyerek virüsün önüne erkenden geçip dostunuzun hayatına mal olabilecek bir hastalığı önleyebilirsiniz. Gelin; FİP’in tam olarak ne olduğuna, türlerine, belirtilerine, teşhisine ve alınabilecek önlemlere hep birlikte bakalım.

FİP hastalığı, kedilerdeki Corona virüsünün mutasyona uğramasıyla başlıyor ve 3 farklı türde ortaya çıkabiliyor.

Halk arasında FİP olarak bilinen Feline Infeksiyöz Peritonitis, kedilerdeki Corona virüsünün mutasyona uğramasıyla başlıyor. Bu Corona virüsü, insanlardaki Corona ile aynı değil. Yani kediden insana veya insandan kediye geçmiyor. Ancak kedi, başka Corona’lı bir kediden Corona virüs etkenini almışsa veya annesinden geçmişse bu virüsü geliştirebiliyor.

Kedi Corona’sının mutasyona uğramasıyla ortaya çıkan FİP ise her kedide farklı semptomlar gösterebiliyor. Bunun yanı sıra genellikle 6 ay ile 2 yaş grubu aralığında ortaya çıkıyor ancak her yaş grubundan vakaya elbette rastlanabiliyor. Bununla birlikte, cinsiyet dağılımına baktığımızda erkek kedilerde daha çok rastlandığını görebiliyoruz.

Hastalık, ıslak (efüziv) ve kuru (non-efüziv) olmak üzere iki forma ayrılıyor. Son çalışmalarda ise virüsün beyin zarlarına işlediği durumlar nörolojik form olarak 3. formda adlandırılmaya başlandı. Bu farklı formların belirtileri de tahmin edersiniz ki birbirinden farklı şekilde ortaya çıkabiliyor.

Semptomları değişken olmakla beraber bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz: 

  • İştahsızlık
  • Kilo kaybı
  • Dalgalı ateş
  • Gözdeki irisin renk değişimi (görme kaybına kadar gidebilir)
  • Özellikle ıslak FİP’te; göğüs boşluğu ve karın boşluğunda fibrin ve protein açısından zengin sıvı, damar dışına sızarak boşluklarda sıvı birikimine sebep olur. Bunun sonucunda solunum zorluğu ortaya çıkar.
  • Kuru formda lenf yumrularında büyümeler, kronik ishal, kusma, böbrek yapısının büyümesi ya da karaciğerin etkilenmesiyle ortaya çıkan sarılık gibi semptomlar
  • Özellikle nörolojik formda refleks kaybı, denge zorluğu, gözlerde titreme

Peki FİP nasıl teşhis edilir?

Yaş formda teşhis, nispeten daha kolay. Tanıda hasta sahibin doğru bilgi akışı ise en önemli faktörlerden biri. Bunun yanı sıra hemogram ve serum biyokimya testleri yapılıyor. A/G oranı denilen oran ise teşhis için en önemli donelerden biri olarak rol oynuyor. Bir dizi başka test de yapan veteriner hekim, tüm bu verileri bütün hâle getirdikten sonra kesin teşhise gidiyor.

Kesin teşhis konulduğunda, kedinin durumuna göre ötenazi seçeneği düşünebiliyor. Tedavi yoluna gidimesi durumunda ise pek çok ilaç tedavisi ve destekleyici takviyelere ihtiyaç duyuluyor. Bu tedavi sonucunda, dostlarımızın ömrünü birkaç ay veya birkaç yıla kadar uzatma ihtimali var ancak tedavi her zaman iyi yanıt vermeyebiliyor.

Eğer dostunuzu FİP’ten kaybettiyseniz başka bir kediyi ortamınıza sokmadan önce birçok şeye dikkat etmelisiniz. 

Patili dostunuz, FİP virüsü yüzünden hayatını kaybettiyse evinize yeni bir dost almak için en az 2 ay beklemeniz gerekiyor. Bu süreçte, ortamın temizliği ve sterilizasyonu titizlikle yapılmalı.

Özellikle dışkı teması olan yerler iyice temizlenmeli ve çamaşır suyu gibi güçlü temizlik maddeleri kullanılmalı. Ortam bolca havalandırılarak virüsün yükü azaltılmalı. Hatta imkân varsa UV lambaları çalıştırılmalı.

Kediniz dışında bir kediyle temas ettiyseniz eve geldiğinizde dostunuza dokunmadan önce yapmanız gerekenler var.

Sokakta yaşayan kedilerin birçoğunda kedi Corona virüsü bulunuyor. Bu virüs, bulaş yoluyla kediden kediye geçebiliyor ve başta bahsettiğimiz üzere kedilerdeki Corona’nın mutasyonu ne yazık ki FİP ile sonuçlanıyor.

Bu yüzden dışarıda bir kediyle veya hastalık durumunu bilmediğiniz herhangi bir kediyle temasa geçtiyseniz eve geldiğinizde ellerinizi sabunla güzelce yıkamakta ve patili dostunuz size sürünmeden kıyafetlerinizi değiştirmekte fayda var.

İlaçlar ise ne yazık ki ülkemizde üretilmiyor veya ruhsatı olmadığı için yurt dışından kolayca getirilemiyor.

Niels Pedersen’in yayımladığı makalede, GS441524 nükleosid analoğunun FİP’li 31 kedi üzerinde etkinliği ve güvenliği araştırıldı ve 31 kedinin 24’ü,12 haftalık tedavide olumlu yanıt verdi. Fakat ülkemizde GS ilacı, resmi kurumlar tarafından ruhsatlandırılmadığı için bulunamıyor.

Hekimimiz Mert Zıvralı son olarak, ülkemizde FİP hastalığının önlenmesi için Türk veteriner hekimlerinin önümüzdeki yıllarda geliştireceği ilaçlar olacağına ve büyük başarılara imza atacaklarına inandığını dile getirdi.

Yorum yapın