Bir Devrin “Altın” Üzere Parlayan Şirketi Goldaş, Neden Kayıplara Karıştı?

1993 yılında İstanbul, Merter’de Yalınkaya Grubu tarafından kurulan Goldaş, ilerleyen yıllarda Goldart Holding’in bir iştiraki olarak ticari faaliyetlerine devam etti. Öyle ki madencilik, rafineri, üretim ve pazarlama dahil olmak üzere ürünlerinin geçtiği her aşamada faaliyet gösteriyordu.

Goldaş, kurulduğu 1993 yılından itibaren hızla büyüyerek sektöründe birçok ilke imza atmıştı. İlk olarak odağını kaliteye yönelten şirket, Türkiye mücevherat sektöründe ISO 9001:2000 kalite belgesini alan ilk markaydı ve kuruluşunun üzerinden çok da geçmeden daha ilk yıllarında birçok ülkeye ihracat yapar hâle gelmişti.

1999 yılında Türkiye’nin halka açılan ilk mücevher firması olan ve yine yabancı borsalara kote olan ilk Türk mücevherat firması olma niteliğini taşıyan Goldaş, başarılarıyla kendini o kadar kanıtlamıştı ki yabancı yatırım şirketleri bile Goldaş hakkında raporlar hazırlamakta ve Goldaş’ı en yüksek notlarla değerlemekteydi.

Zaman içinde sektörünün öncü markası hâline gelen Goldaş, yurt dışında da ülkemizi gururla temsil ediyordu.

Türkiye’de kuyumculuk sektöründe ilk mağazalar zincirine sahip olan marka olmayı başarmış olmasının yanı sıra bu sektörde yurt dışında mağazalar zincirine sahip olan ilk markaydı.

Öyle ki İngiltere, Amerika, Almanya, Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri, Tayland, Güney Afrika, Çin, Hong Kong ve Ukrayna gibi ülkelerde temsilcilikleri bulunmaktaydı.

Ayrıca 2004 yılında Londra Kıymetli Madenler Birliğine üye olan Goldaş, bu kuruluşa üye olan ilk Türk şirketi olarak anılıyordu.

Ticari faaliyetlerinde de yenilikçi adımlar atan marka, Walt Disney ve Warner Bros.’la lisans anlaşması yapmıştı.

Goldaş, Yüzüklerin Efendisi filmi ve Walt Disney karakterlerine yönelik objelerin mücevherat olarak tasarlanabilmesi için bir anlaşma imzalayarak bu tasarımları yurt içi ve yurt dışında satışa sunmuştu.

Goldaş’ın büyüme stratejisi, Amerika’daki üniversitelerde vaka çalışması olarak işlenmişti!

Hürriyet tarafından 2003 yılında yapılan habere göre Prof. Dr. Sue Greenfeld, Goldaş’ın dinamik bir şirket olduğunu ve büyüme hedeflerine yönelik bir vaka çalışmasını, dersi kapsamında öğrencilerine ileteceğini belirtmişti.

Oldukça yenilikçi bir şirket olan Goldaş, teknolojiyi kullanmaktan da geride kalmıyordu.

O dönem CD katalogları ilk kez kullanan marka olan Goldaş, aynı zamanda mücevherat sektöründe e-ticaret yapan ilk markaydı.

Üretim faaliyetlerini kurduğu Ar-Ge laboratuvarıyla destekleyen Goldaş, attığı cesur ve yenilikçi adımlarla yıllar içinde hızlı bir büyüme geçekleştirmişti.

Peki bir dönem sektörünün lideri konumunda olan Goldaş, ne oldu da hayatımızdan çıktı?

2008 yılında Fransa merkezli bir banka olan Fransız Societe General’in, Goldaş’a vermiş olduğu 15 ton altın sebebiyle dava açması; Goldaş’ın yaşayacağı sorunların ilk adımını atıyor.

Banka, vermiş oldukları altının o dönemin parasıyla 500 milyon dolar niteliğinde olduğunu ve bu altına ilişkin bir ödeme ya da haber alamadıkları gerekçesiyle Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’na başvurarak Goldaş’ı nitelikli dolandırıcılıkla suçlayarak dava açmıştı.

Daha sonrasında şirketin içinin boşaltıldığını da iddia eden Societe General’in bu iddiaları, SPK tarafından araştırılmış ve yapılan incelemeler sonucunda şirket yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunulmuştu.

Yani Goldaş’ın parlayan yıldızını söndüren bu kayıp altın sorununun baş göstermesi, marka için işlerin seyrini oldukça değiştiriyor.

15 tonluk kayıp altına ilişkin dava, diğer davaların da fitilini ateşliyor.

Daha sonra The Bank of Nova Scotia ve Commerzbank International SA başta olmak üzere diğer alacaklılar da Goldaş’a dava açtı ve Goldaş için işler daha da kötüye gitmeye başladı.

Büyük davalarla baş başa kalan Goldaş, mali sıkıntılar yaşamaya başlayarak ellerindeki hisselerin bazılarını satışa sunmuştu.

Süren davalar ve işlerin de kötüye gitmesi sebebiyle Goldaş borsada gözetim pazarına alındı fakat bu sürecin sonunda Goldaş her ne kadar iflas erteleme davası açmış olsa da Commerzbank’ın açtığı dava sonucunda mahkeme 2013 yılında şirket hakkında iflas kararı verdi.

Societe General’le Goldaş arasındaki davaysa uzun yıllar sonunda Goldaş lehine sonuçlanıyor!

Hürriyet’in haberine göre iki tarafın arasındaki anlaşma sebebiyle 9 yıldır İngiltere’de görülen dava, 2017 yılında İngiltere mahkemesinin Societe General’in Goldaş’a tazminat ödemesi ve küçük yatırımcıların hukuki yollara başvurarak haklarını arayabilecekleri yönünde karar vermesiyle sonuçlandı.

Sonuç olarak altın gibi yükselen Goldaş’ın hikâyesi hem kendisinin hem de yatırımcılarının sert bir düşüş yaşamasıyla son bulmuş oldu.

Kaynak: Hürriyet, Vatan

Yorum yapın